
Hayır asıl mesele şu ki, kurbağanın kabuğu yok. Demek ki kabuk meselesi kökten yanlış. Efenim, bu heyvanların biri "kaplum"bağa, diğeri ise "kur"bağa olduğuna göre, bu iki hayvan da "Bağa"dırlar. Birincisi kaplum bağa. Yanı kaplı bağa. İkincisi ise kur bağa. Kurbağanın nesi kur diyecek olursanız sesi kur diyebilirim. Kurr kurr eden bağa. Şimdik efenim, bu iki heyvanın kabuğunu ve sesini çıkarttığımızda nasıl bir ortak yönleri kalıyor? Ben söyliyeyim: İkisinin de hem suda yaşayan hem de karada yaşayan ayrı ayrı türleri var. Kanaatimce (ve internetten bir takım sitelerden de öğrendiğime göre) bağa hem suda hem karada yaşayan heyvan, yani amfibi anlamına geliyor. Evet, kaplumbağa amfibi değil; yunus da balık diyil ama ona da yunus balığı demiş adamlar zamanında...

Neyse efenim, gelelim kaplumbağanın kabuğundan yaşının anlaşılmasına. Yıllarca hep kabuktaki kare bölümlerin sayısının kaplumbağanın yaşını verdiğini duydum, ama kaplumbağa kocaman da olsa küçücük de olsa o karelerin sayısının aynı olduğunu gördüm. Sonradan mevzuya uyandım, olay karelerin sayısında değilmiş. Bakınız efenim yukarıdaki fotoğrafa, bir karenin içinde sağ alt köşeden başlayıp gittikçe büyüyen iç içe kareler var. İşte onlar kaplumbağamızın büyüme izleri. Ve bu sevimli kaplumbağacığımızın yaklaşık on beş yaşında olduğunu gösteriyorlar...

O değil de, şu munis hayvanın iki yaprak ısırıcam diye böylesi kafa hareketlerine girişmesi ne kadar şaşkınlık verici değil mi?..
No comments:
Post a Comment