acaib-ül mahlukat: ya ağustos ya cırcır böceği

Bu heyvanı Olimpos'ta cır cır ederken bizzat görmüşlüğüm var. Yani bu bir tür cır cır böceği. Yanlız sorun şu ki: Bu böcüğün durup dinlenmeksizin cıvı cıvı cıvı cıvı diye ötmesi üzerine annemin küçükken bana anlattığı öyküye göre, bu böcek evleniyor, kaynanası buna "sen ince belli koca götlüsün" diyor, bu da tiribe girip "kaynanam bana ince belli koca götlü dedi dedi dedi dedi dedi dedi dedi..." diye ötmeye başlıyor ve çatlayıp ölene kadır böyle dedi dedi dedi diye ötüyor. İyi, süper öykü, ama nerde ince bel, nerde koca göt?.. Allaseniz şu yaratıkta öyle bir estetiğin esamesi var mı? Yok.. Buna kaynanası olsa olsa "geniş omuzlu fındık götlü" demiş olabilir...

Hayat Hayvanlar Ansiklopedisi

Küçükken hayvanları çok severdim ve büyüdüğümde hayvan olmak isterdim. İçimdeki bu hayvan sevgisinin en büyük müsebbibi "Hayat Hayvanlar Ansiklopedisi"dir. 1966 yılında (yani ben doğmadan altı yıl önce) basılmış ve dedem tarafından fasikül fasikül biriktirilip ciltlettirilmiş bu eser, okumaktan henüz haberimin bile olmadığı yaşlarda açıp uzun uzun resimlerine baktığım bir kitaptı. E tabi, o yaştaki çocuğun eline verirsen bu kitabı, çocuk da kendini kitapta gördüğü atla eşşekle, maymunla, sırtlanla bir tutar, kendisinin de onlar gibi olacağı günü arzular. Yani şu durumda aslında beni bir nevi hayvanlar büyüttü diyebiliriz. Eee, kötü mü oldu? Yoo, süper oldu. Hayvan olamadım ama gün geldi hayvan gördü mü fotoğrafını çekmeden duramayan bir hayvan manyağı oldum, marifetmiş gibi buradan yayınlar oldum.